Cumartesi anneleri Türkiye’deki ilk zorla kaybetmeleri anıyor

Cumartesi anneleri Türkiye’deki ilk zorla kaybetmeleri anıyor

Ferhat Yaşar / Gazete Duvar

1980’li yıllardan bu yana gözaltında kaybedilenlerin aileleri olan Cumartesi Anneleri, protestolarının 1016’ncı haftasında 14 Eylül’de İstanbul Galatasaray Meydanı’nda toplandı.

Göstericiler, 12 Eylül askeri darbesinin ertesi günü gözaltına alınan ve daha sonra öldürülen Semil Kırbeyer’in akıbeti üzerine toplandı.

Cumartesi anneleri, 1995 yılından bu yana Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi yaparak, gözaltında kaybolan yakınları hakkında yanıt verilmesini ve sorumluların cezalandırılmasını talep etti.

Açıklama, bu haftaki toplantıda bir diğer zorla kaybetme mağduru Heyrettin Eren’in kız kardeşi İkbal Eren tarafından okundu.

Kırbayır, 1980 darbesinden bu yana Türkiye’de yaşanan ilk zorla kaybetme vakasıydı.

Kurz Öğretmen Enstitüsü öğrencisi 26 yaşındaki Kırbayr, darbeden bir gün sonra 13 Eylül 1980’de Okçu köyündeki evinden güvenlik güçleri tarafından alındı.

Protestocular, gözaltında kaybedilen yakınlarının fotoğraflarının bulunduğu kırmızı karanfiller taşıdı.

İlk olarak Gol’deki 247. Piyade Alayı’na getirildi ve burada yaklaşık bir hafta kaldı, ardından Gars Polis Departmanına ve daha sonra bir gözaltı merkezine dönüştürülen Gars Eğitim Enstitüsüne transfer edildi.

Kırbayır’ın gözaltında olduğu süre boyunca ailesi düzenli olarak gözaltı merkezlerini ziyaret ederek ihtiyaçlarını karşıladı ve kendisinden “İyiyim, gönderdiğinizi aldım” yazılı mesajlar aldı.

Ancak aile 8 Ekim’de geri döndüğünde oğullarının kaçtığı söylendi.

Babası İsmail Girbayer’in ve Türkiye Barolar Birliği’nin şikayetleri sonuç vermedi ve Girbayer bir daha görülmedi.

Aralarında 103 yaşındaki Perbo Kirbeyer’in de bulunduğu Cumartesi Anneleri, 5 Şubat 2011’de dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile Dolmabahçe Sarayı’nda bir araya geldi. Hikayesini paylaşan Berbo Kirbeyer, Erdoğan’a “Ben ölmeden oğlumu bulun” dedi.

Erdoğan, bu görüşmenin ardından olayın araştırılması için Milletvekili Cafer Uzgül başkanlığında bir meclis komisyonu kurulması talimatını verdi. Komisyon, soruşturma sırasında Kırbayır’ı gören çok sayıda tanığın yanı sıra ilgili polis ve istihbarat görevlileri ile döneme ait belgeler buldu. Komisyon, kapsamlı çalışmanın ardından 350 sayfalık bir rapor hazırladı.

READ  Portekiz Türkiye'yi 3-0 yenerek son 16'ya yükseldi

Raporda, Cemil Kırbayr’ın gözaltında işkence altında hayatını kaybettiği ve cenazesinin, ölümünden sorumlu devlet yetkilileri tarafından imha edildiği belgelendi. Kırbayr’ın gözaltındayken ortadan kaybolduğu resmen doğrulanan rapor, Kars Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunuldu.

Ancak hükümet bu insanlığa karşı suçla yüzleşme cesaretinden yoksundur. On yıllık bir belirsizliğin ardından dava, zaman aşımı nedeniyle kapatıldı.

İnsan Hakları Derneği avukatlarının davanın yeniden açılması ve şüphelilerin yargı önüne çıkarılması yönündeki talebi reddedildi. Kırbayır’ın ölümünden sorumlu olanlar ne yargılandı ne de cezalandırıldı.

Açıklamada şöyle devam edildi: “Perfo Ana ve Fatma Girbeyer bize bir miras bıraktı: Kaybettiğimiz yakınlarımızı hukuki hükümler ne olursa olsun aramaya devam edeceğiz. 12 Eylül darbesinin işkence odalarında kaybolan Semil ve diğerlerini aramaktan asla vazgeçmeyeceğiz.

Cemil Kırbayır için adalet isteyen protestocular, ortadan kaybolmalarının üzerinden kaç yıl geçerse geçsin “hükümete uluslararası hukuka uygun hareket etme yükümlülüğünü hatırlatmaya devam etme” sözü verdi.

12 Eylül 1980’de Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gerçekleştirdiği askeri darbe ülke genelinde derin izler bıraktı. Darbe sırasında, bir kısmı hala aydınlatılamayan iğrenç suçlar işlendi. Darbenin en vahşi uygulamalarından biri de kişilerin gözaltındayken ortadan kaybolmasıydı.

(Ayşenaz Toptaş’ın İngilizce versiyonu)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir